Tahran Üniversitesi Kur’an ve Itret okulu öğretim üyesi Hani Çitçiyan, Tevbe suresi üzerinde düşünme dersler dizisinin 20. dersinde şu açıklamalarda bulundu:
Tevbe Suresi’ndeki ‘Ey iman edenler !’ hitabı, toplum üyelerinin dikkat etmesi gereken görevlere işaret etmektedir.
Şirk Allah katında necis ve kötüdür
Şirkten necâsetten başka birşey çıkmaz. İhtilafın esası şirkin ta kendisidir. Dünyada en büyük kirlilik şirktir. Ne yazık ki, İslam ve Müslüman toplumlarında şu anda bile var olan sorunlardan biri budur.
Mümin bir insan mücadele yolunda başına bir kötülük gelir diye hak yolundan sapmamalı, müşriklerin toplumda rol sahibi olmasından endişe etmemelidir. Çünkü Allah lütfuyla insanın ihtiyaçlarını giderir. Şirk Tevhidin zıddıdır. Bu surede münafık, muhallefun ve müşrik yerilmekte mümin övülmektedir ki Müminin tarifi tam anlamıyla abidane ve kulluğa yakışır şekildedir. Müşrik karşısında bu anlamda bir Müslüman tabirine sahip değiliz.
Topluma karşı çalışkan, özverili bir mümin varmış gibi görünen ve İslami kıyafet giyen herkesin mümin olması söz konusu değildir. Necaset şirkin ta kendisidir. Müşrik özel bir şahsiyettir ancak necis olması şirk ile ilgilidir.
Bir sonraki ayet ‘Ey iman edenler!‘ diye başlayan Tevbe suresinin 34. ayetidir: “Ey iman edenler! Bilin ki yahudi din bilginlerinin ve hıristiyan din adamlarının birçoğu halkın mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan alıkoyarlar. Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele!”
Burada ilk önce yahudi din bilginleri ve hıristiyan din adamları kimler olduğunu bilmeliyiz. Bu ayet çok ciddidir. Önceki ayetlere bakalım: “Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler, hıristiyanlar da “Mesîh (Îsâ) Allah’ın oğludur” dediler. Bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. Allah onları kahretsin! (Gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar!”(Tevbe:30)
Tevbe suresi 31. ayetinde: “(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa tek bir Tanrı’ya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka tanrı yoktur; O yüceler yücesidir, onların yakıştırdıkları eş ve ortaklardan bütünüyle uzaktır.”
Burada yahudi ve hıristiyanların Allah’ı bırakıp da insanları rab edinmeleri eleştirilmektedir. Yahudiler bakımından bu kimseler onların din bilginleri (ahbâr) Hıristiyanlar bakımından ise bu kimseler onların rahipleri ve özellikle Hz. Îsâ’dır.
“Rab edinme” ifadesini içeren bu ayetlerde yahudilerin ve hıristiyanların din alimlerini ve din adamlarını Tanrı edindikleri yani onlara taptıkları değil Tanrı benzeri bir otorite tanıdıkları ifade edilmiş olmaktadır.
Bu ayette ruhbanlarca istismar edilen dinî otoritenin hıristiyan toplumu üzerindeki olumsuz etkilerine işaret edilerek yahudilerin rabbileri kutsallaştırması gibi hıristiyanların da zamanla Îsâ’yı ve rahipleri kutsallaştırdıkları belirtilmiştir.
4102750