IQNA

Kur’an-ı Kerim’de Hac felsefesi / 2

Hac ve İbrahimi sembollerin varlığı

14:43 - June 10, 2024
Haber kodu: 3484532
IQNA – Hac insanın sıla-ı rahme dönüşü, gurbete değil baba ocağına ve ana kucağına gitmek, Hz Adem’den Hz İbrahim’e, Peygamber Efendimiz’den bugüne, bugünden o son güne kadar risalet davası yolunda yürüyen o tartışılmaz büyüklerin izlerini takip etmektir.

Kur’an-ı Kerim’de de Arap dil malzemesi en mükemmel bir şekilde kullanılmıştır. Verilmek istenen mesajın özünün daha kolay bir şekilde kavranmasına katkı sağlaması için muhkem, müteşabih, kıssa, mesel, temsil, teşbih, istiare gibi edebî sanat ve ifade biçimlerine oldukça fazla yer verilmiştir. Bu da muhatabın idrak seviyesine göre ayetlerin aktarılıp kavratılmasında ve kurulan diyalogun canlı tutulmasında önemli bir rol oynamıştır.

Bu husus, hac ibadetinden bahseden ayetlerde şeâir (semboller) şeklindeki ifade biçimi ile zirve yapmıştır. Bu sayede haccın menasiki içerisindeki semboller, tablolaştırılmak suretiyle müşahhaslaştırılmıştır.

Hac ibadeti, manevî ve derûnî bir tecrübedir. Diğer ibadetlerde olduğu gibi burada asıl olan, onu aklîleştirme değil, içselleştirmedir. Zira haccın gerçekleştirildiği mekânlar ile Hz. Peygamber ve ashabının yaşadıkları yerlerin aynı olması ve buna “şeâirullah” (Allah’ın koyduğu nişanlar) (Bakara: 2/158; Hac: 22/32, 36) denilmesi, o dönemlerin manevî havasından nasiplenmeye doğru zamanda bir yolculuğa çıkmayı ihsas ettirmektedir.

Hac ibadeti Hz İbrahim, oğlu İsmail ve eşi Hacer’in mücadelelerinin anısıyla derinden karışmıştır. Bu gerçeğin göz ardı edilmesi, birçok Hac kavramının yanlış anlaşılmasına neden olabilir. Bu nedenle Hac’da tecelli eden İbrahimi sembolleri öğrenmek gerekir.

Hac kişisel gelişim amacıyla yapılan İlahi bir yolculuktur. Bakara suresi 125. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “O zaman biz o evi insanların gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik yeri yaptık. Siz de İbrâhim’in makamından kendinize namaz kılacak bir yer edinin. İbrâhim ve İsmâil’e de, “Tavaf edecekler için, kendini ibadete verecekler, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun” diye talimat verdik.”

Ayete göre hac ibadeti Hz İbrahim (as), oğlu İsmail (as) ve eşi Hacer’in mücadelelerinin hatıralarıyla derinden iç içe geçmiştir. Bunun farkına varılmaması yapılması gerekenler  söz konusu olduğunda kafa karışıklığına neden olabilir. Mesela Mina’da kurban keserken bunun nasıl bir ibadet sayılabileceği merak konusu olabilir. Ancak Hz İbrahim’in (as) Allah'ın emriyle oğlunu kurban etmeye çalıştığını ve daha sonra Mina’da kurban kesmenin gelenek haline geldiğini öğrendikten sonra bu ibadetin felsefesini gerçekleştireceğiz. Kurban, Allah yolunda her şeyden vazgeçmenin sırrıdır, fedakarlık, Allah’tan başka her şeyden kalbi boşaltmanın tecellisidir. İnsan bu ayinden yeterince faydalandığında gerekli eğitimi alacak ve inasanoğlunun ruhunda parlayacaktır.

Diğer bir örnek de halk arasında şeytan taşlama (Remy-ı Cimar) olarak bilinen bu olay Allah’ın emrini yerine getirmekten alıkoymak isteyen şeytanı, Hz. İbrahim’in Mina’da taşlamasına dayandırılmaktadır. Burada atılan taşlar, bu hadiseyi adeta yeniden yaşatmakta ve insanları sürekli günaha sokmak için fırsat bekleyen şeytana karşı koymayı temsil etmektedir.

Hacı adayları, Mekke'nin hemen doğusundaki Mina şehrinde Cemerat adı verilen üç taş sütuna çakıl taşları atarlar.
Burada yapılan bu ameliyede kişi, kendi kötü arzu ve isteklerini taşladığını düşünmeli ve Hz. İbrahim gibi bir duruş sergilemeye çalışmalıdır. Zira şeytan tam burada Hz. İbrahim’in kalbine vesvese verip, yanıltmak ve ifâ ettiği hac hususunda şüpheye düşürmek için görünmüştür. Hz. İbrahim de Allah’ın izn-i keremiyle onu taşlamıştır. Aynı şekilde Allah’tan alıkoymaya sebep olabilecek her türlü vesveseye karşı, İbrahimî bir samimiyetle taşları cemerata fırlatmak gerekmektedir.

Safa ve Merve say’ına baktığımızda, hacıların neden iki küçük tepe arasında gidip geldiklerini, Safa’dan Merve’ye gittiklerini ve Merve’den Safa’ya yedi tur tamamlanana kadar döndüklerini merak edebiliriz. Hz. İbrahim’in eşi Hz. Hacer’in, oğlu İsmail’e su aramak için bu iki tepe arasında koşmasıdır. Allah ona mucizevi Zemzem suyunu bahşedene kadar yedi kez bir tepeden diğerine giderek nasıl su aradığını hatırladığımızda ana şefkati ile koşuşturan Hz. Hacer’in hatırasını canlandırılıp, onunla aynı yolda olduğunun şuuruna varmak ve Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan bir yürüyüş olmaktadır. Ve bize Allah yolunda çaba harcamadan hedefe ulaşılamayacağını hatırlatır.

Hac ibadetinin bu sırlarla öğretilmesi Hz İbrahim, oğlu İsmail ve Hacer’in anılarının adım adım somutlaştırılması ile hacıların her ibadetin ardındaki felsefeyi ve derin ahlaki etkilerini anlamaları gerektiği sonucuna varılabilir.

Böylece hem felsefesi anlaşılmış hem de Hac’ın derin ahlaki etkileri hacıların ruhlarına yansımış olacaktır.

Etiketler: hac ، Hz İbrahim ، Safa ve Merve
captcha