Emirel Müminin Hz Ali’nin (a.s) bakış açısına göre hidayet yolu

Hz Ali (a.s) hidayet yolunun insanlara açık olduğunu, Allah’ın hidayete erdiren ve Kur’an’ın da hidayet kitabı olduğunu söylüyor.

Bu nedenle, insan dinlemeli, düşünmeli ve Rab’in sözündeki düşüncenin sonucu ne ise ona göre amel etmelidir.

Hz Ali  (a.s) Muttakin Hutbesinde takva sahiplerini anlatırken ‘kulağını kendilerine fayda sağlayan ilme adayanlar’ olarak tanımlar. Bu cümle kısa olsa da önemli mesajlar içermektedir. İlk olarak bilgili bir insanın kendisinin bilgi ve bilincine hiçbir şey katmayan beyhude ve boş şeyleri dinlemeye hakkı yoktur.  İşitme yeteneği ilâhi bir nimettir ve bu nimete şükretmenin yolu, onu uygunsuz bir şekilde kullanmamaktır.

Kur’an-ı Kerim Mülk suresi 10. ayetinde şöyle buyuruyor:” Yine şöyle derler: "Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık.” Kur’an’da bazı insanların ilâhi gerçekleri duyamamak için kulaklarını tıkadıklarına dair göndermeler yapılmaktadır.

İmam Ali (a.s) insanların hidayeti için gerekli olan her şeyin, ancak gözlerini açarlarsa kendilerine verildiğini ve kulaklarındaki tıkaçları çıkarıp dinlerlerse gerçeklerin kulaklarına okunduğunu söyler.

Emirel Müminin Hz Ali’ye  (a.s) göre, Kur’an hidayet kitabı ve Allah, el-Hâdî yani yol gösteren, doğru yola iten olduğu için hidayet yolu tüm insanlara açıktır. Bu yüzden kişinin dinlemesi, tefekkür etmesi ve ona göre amel etmesi gerektiğini söylüyor.

Elbette her ilim ve bilgi  faydalı değildir. İnsanın kendisini anlamasını ve ona dünyanın hakikatini gösteren şeye faydalı denilebilir.

Bu makale Nehcül Belağa araştırmacısı Seyyid Hamid Huyi’nin konuşmasından alınmıştır.