Allah cihadın amacının gerçeği yaymak ve tevhid kelimesini yüceltmek olmasını istemiştir.
Tahran Üniversitesi Kur’an ve Itret okulu öğretim üyesi Hani Çitçiyan Tevbe suresi üzerinde düşünme toplantılar zincirinin 17. dersinde münafıklığa sebep olan faktörlerden bahsetti. Özet metin şöyledir:
Allah Tahrîm suresi 11-12. ayetlerinde müminler için bir örnek sunuyor: Allah İslam Peygamber’inden (s.a.v) Meryem ve Asiye’yi dünya Müslümanlarına tanıtmasını istiyor.
“Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.”
“Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.”
Kadının yerini hala doğru anlamış değiliz ve genellikle kadının yerinden bahsetmek istediğimizde onu bir erkeğe benzeterek tanıtırız. Kur’an’ın Nisâ suresi 34. ayetinde “hâfizâtun lil gaybi” (Onlar sır tutarlar) gibi garip Kur’an cümleleri vardır.
Kadının yeri çok yüksektir ve Kur’an ayetleri ve rivayetler bu konuda çok şaşırtıcıdır. Ve kadını doğru bir şekilde tanıyana kadar erkeği de tanımıyoruz.
Tevbe Suresi, Mekke’nin fethinden sonra nazil olmuştur. Fetihten sonra bir grup Arap, Ebû Süfyan’ın kışkırtmalarıyla İslam birliklerine saldırdı. Bu muharebede İslam birlikleri ganimetler elde etti. Peygamber (s.a.v.) daha sonra Mekke’de kabile reisleriyle görüşerek onlara, kim İslam’a dönerse ve kabilesini dine yönlendirirse, bu ganimetten bir hissesi olacağını söyledi. Aslında ganimetler savaşa katılmamış olanlar arasında paylaşıldı.
Burada Ensar hiçbir payı olmadığı için üzülür. Ensar hicretten önce İslam peygamber’i (s.a.v) ile müttefik olan ve hicretten sonra ona destek ve yardımda direnen Medine Müslümanlarıdır. Hatta Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) ganimeti Kureyş kabilesinden kendi ailesi arasında dağıttığına dair söylentiler dolaşır.
İslam Peygamber’i (s.a.v.) halkın yanına gider ve Mekke’nin fethinden sonra bu bu muharebenin ganimetlerinin bir ayrıcalık olduğunu, diğer bir ayrıcalığın da bu şehirlerden birinde yaşıyor olması olduğunu söyler. Medine halkının çok savaştığı göz önünde bulundurulursa, Resûlullah’ın (s.a.v) onların şehirlerine yerleşmesi ve ganimetlerin Mekkelilere kalması onların hakkıdır.
Ensar burada İslam Peygamber’ine (s.a.v) tekrar biat eder. Bu macerayı Tevbe suresi 59. ayetine bağlarlar: “Halbuki Allah ve resulünün verdiğine razı olup, “Bize Allah yeter, Allah da resulü de bize lutuf ve kereminden yine verir. Doğrusu biz yalnız Allah’tan umarız” deselerdi daha iyi olurdu.”
Sadaka vermek ve Allah’ın dinini güçlendirmek
Tevbe suresinin 60. ayeti sadakanın nasıl kullanılacağına işaret eder: “Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.”
Bu ayet, sadakanın bir mücahidin mükafatı için olmadığını açıkça söylüyor. Ganimetler Allah’a ve Peygamber’e aittir. Önemli olan nokta şudur ki, savaş sadece Allah’ın dinini yaymak için caizdir. Enfâl suresi 8. ayeti: “ Hatırlayın, Allah size “iki topluluktan biri sizindir” diye vaad ediyordu, siz güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz, Allah ise iradesi ve sözleriyle hakkı hâkim kılmayı ve inkâr edenlerin kökünü kesmeyi murat ediyordu ki, böylece günah yolunu tutanların hoşlarına gitmese de hakkı hâkim, bâtılı geçersiz kılsın!”
Bu yüzden savaşlara katılmanın amacı ganimet elde etmek olmamalıdır. Bir insanın hayatını feda etmesi için tek bir sebep vardır, o da Allah’ın dinini yaymak içindir. İnsanlar ancak Cenab-ı Hakk’ın onayladığı hususlarda canlarını tehlikeye atabilirler.
4097427