IQNA

Araştırmacı yazar Zeynep Erkut kaleme aldı:

"Mehdi bizim tembelliğimizin adı” mıdır?!

8:43 - March 12, 2023
Haber kodu: 3479588
Allah-u Teala geçmiş ümmetler ve kavimler için, onları dönemin zalimlerinden kurtaracak önderler göndermiştir. Allah bir kavme kurtarıcı bir önder gönderdiğinde, o kavme kendi sorumluluklarını ve vazifelerini yerine getirmelerini emretmiş, sorumluluğu sadece kurtarıcının uhdesine bırakmamıştır.

Aliya İzzet Begoviç'e ait olduğu söylenilen bu söz son zamanlarda sıkça kullanılmaya başlandı. Bu sözü sloganlaştıranlar Mehdeviyet inancının insanları tembelliğe, her şeyden el etek çekip, duyarsızlığa sevk ettiğini ve toplumsal sorunların çözümü için çabalamak yerine, sorumluluğu kurtarıcıya havale ederek, boş bir bekleyişe ittiğini iddia ediyorlar.

Bu iddia, iddiayı ortaya atanların Mehdeviyet ve zuhuru beklemenin insana yüklediği sorumluluklar konusunda eksik ve yanlış bilgiye sahip olduklarını ortaya koyuyor.

Allah-u Teala geçmiş ümmetler ve kavimler için, onları dönemin zalimlerinden kurtaracak önderler göndermiştir. Allah bir kavme kurtarıcı bir önder gönderdiğinde, o kavme kendi sorumluluklarını ve vazifelerini yerine getirmelerini emretmiş, sorumluluğu sadece kurtarıcının uhdesine bırakmamıştır. İnsanlar kendi sorumluluklarını yerine getirdikleri ölçüde ve müddetçe refah ve kurtuluşa ulaşmışlardır. Sorumluluktan kaçınıp, vazifelerini ihmal ettikleri anda kurtarıcının onlar üzerinde zorunlu bir etkisi olmamıştır.

İsrailoğulları Musa (a.s)’ya itaat ettikleri sürece Firavun’un zulmünden emanda kalmış, Talut’un ordusu komutanlarına tabii oldukları müddetçe zafere kavuşmuşlardır. Kendi vazifelerinin ve sorumluluklarının bilincinde olmayan toplumların, hiçbir şey yapmadan Allah’ın göndereceği kurtarıcıyı beklemeleri ilahi sünnete aykırıdır.

Mehdeviyet ve Mehdi (a.f)’yi beklemenin anlamı da bu değil zaten. Gerçek anlamda beklemek, kendini hazırlamaktır. Toplumun sorunlarına çözüm bulacak ilmi yeterliliğe sahip olmak, adaletin tesisi için, kendi arzu ve kişisel isteklerine karşı koyabileceği ahlaki erdemlere sahip olmak, diğer insanların rahatı ve huzuru için kendi rahatı ve huzurundan vazgeçebilmesini sağlayacak fedakarlığa sahip olmak, fitneler karşısında yanlış yola sapmaktan kendisini koruyacak basirete sahip olmak, zorlukları aşmakta ve toplumsal sorunları çözmekte asla yılgınlığa ve tembelliğe düşmeyeceği büyük bir sabra sahip olmak, zuhuru bekleyen mü’minlerin özellikleridir. Hadislerde övülen “beklemek” böylesi bir beklemektir. Bu bekleme yöntemi toplumun tembelliğe değil bilakis harekete geçmesine vesile olur.

İmam Zeyn-ul Abidin (as.): “İmam Mehdi’yi bekleyenler, kendi zamanlarının en iyisidirler” buyurmaktadır. Beklemek yani en iyisi olmaya çalışmak; ilmi açıdan, ahlaki açıdan, inanç açısından, amel açısından en iyisi olmaya çalışmaktır. Toplumu ve kalpleri de buna hazırlamaktır. Evrensel bir kurtuluştur zuhur ve bu kurtuluşun gerçekleşmesi için, özgür ruhların O nura yönelmeleri ve kurtuluşun da O’na tabii olmakla mümkün olacağının bilincinde olmaları gerekmektedir. Bu bilince ulaşan toplumlar, tembel toplum değil çalışan ve çaba harcayan topluma dönüşeceklerdir.

Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: “Ümmetimin en iyi ameli, zuhuru beklemektir.”

Eğer zuhuru beklemek insanları ve toplumu tembelliğe, geri kalmaya iten bir etken olsaydı, en iyi amel olarak zikretmezdi Peygamber efendimiz. Dolayısıyla insanları tembelliğe

iten ve toplumu umutsuzluk girdabına düşüren zuhuru beklemek değil, beklemenin hikmeti ve insana yüklediği sorumlulukları anlayamamaktır. Zuhuru bekleyenlerin en önemli vazifesi bu hikmeti idrak edip, topluma da doğru şekilde anlatabilmektir.

Zuhuru beklerken, öncelikle bizler zuhur etmeliyiz, kendi benliğimizde zuhuru gerçekleştirmeliyiz. Bu da öncelikle kişisel erdemleri elde etmek için çalışmak, akli, manevi ve ahlaki yönden müjdelenen kurtarıcının sıfatlarıyla sıfatlanmakla mümkün olur. Zuhuru bekleyenler İmam-ı Zaman’ın temsilcileri konumundadırlar, tüm çabamız O’nu en iyi şekilde temsil etmek olmalıdır.

İmam-ı Zaman (a.f): “Ben, yıldızların gökyüzü için emniyet ve eman vesilesi oldukları gibi, yer yüzü ehli için emniyet ve eman vesileyim” buyurmaktadır. Bizler de O hazretin bekleyenleri ve temsilcileri olarak, insanların nazarında emniyet ve eman vesilesi olmalıyız.

Evrensel adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, hakim olacağı zuhur döneminin bekleyenleri olarak adaleti, eşitliği ve kardeşlik duygularının toplumda pekişmesini sağlamak olmalı en büyük çabamız. Böyle olursak O hazretin zuhuru bizim benliğimizde gerçekleşmiş olur.

Allah-u Teala bizleri zuhuru beklemenin hikmet ve felsefesini en iyi şekilde kavrayıp, O hazretin gaybetinde bile onun zuhurunu yaşayanlardan eylesin..

Etiketler: Zeynep Erkut ، Mehdeviyet ، Hz. Mehdi ، Zuhur
captcha