IQNA

Kur’an-ı Kerim’de düzen / 15

İslam’da toplum düzeninin ekseni

12:47 - May 11, 2024
Haber kodu: 3484218
IQNA – İnsanı öne çıkaran İslam, onu bütün varlığın eksenine koymuş ve kâinattaki her şeyi de insanın emrine amade kılmıştır. İnsanın esas ve önemli olduğunu ortaya koyan Allah, onun yüceliğini, üstünlüğünü ve değerini daha ilk yaratılışta öne çıkarmıştır.

Kur’an-ı Kerim, İslam toplumunun nizamı ve birlik eksenini Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimiz’de (s.a.v) tanıtmaktadır. Burada sorun Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) vefatından sonra Müslümanların kime başvurması gerektiğidir. 

Kapsamlı bir toplumsal düzen olmadan İslami hedeflerin tam olarak gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Çünkü İslam, insanların kişisel ve sosyal yaşamının tüm yönlerini dikkate alan, onların tüm işlerini tevhit ve Allah’a ibadet doğrultusunda yönlendiren kapsayıcı bir dindir. Farklı tutum ve gelenekler böyle bir nizama gelemeyeceği için Kur’an-ı Kerim’in Al-i İmrân suresi 103. ayetinde şöyle buyruluyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. “

Al-i İmrân suresinin 101-102. ayetlerinde Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) ve İlahi ayetlere bağlılığın insanın hidayete ermesinin grantisi olarak tanıtmaktadır: “Size Allah’ın âyetleri okunup dururken, üstelik Allah resulü de aranızda bulunurken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah’a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.”

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gereği gibi saygılı olun ve ancak Müslüman olarak can verin.”

Nisâ Suresi 65. ayetinde  toplumun bütün işlerinde Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) başvurmayı ve itaat etmeyi vurgulamakta olup O’nun hükmünü kabul etmenin kalbin teslimiyeti ve imanın şartı olduğunu beyan ediyor: “Hayır, rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.”

Peygamber Efendimiz’den (s.a.v) sonra toplum nizamının ekseninin örneği nedir? İhtilafların çözümünde Kur’an ve Sünnet’i eksen olarak düşünürsek, İslam tarihi boyunca pek çok akımın oluştuğunu ve her birinin kitap ve sünneti farklı anlamlarla taşıdığını görürüz. Kur’an-ı Kerim, ulu’l-emr kavramını tanıtmakta ve hem farklılık ve ihtilafların olduğu durumlarda hem de karmaşık konuların anlaşılması ve analiz edilmesinde onlara başvurulmasını emretmektedir. Nisâ suresi 59. ayeti:  “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız- onu, Allah’a ve peygambere götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.”

Nisâ suresi 83. ayeti: “Kendilerine güven veya korku veren bir haber geldiğinde onu yayıyorlar. Hâlbuki onu Resûlullah’a ve aralarından yetki sahibi kimselere götürselerdi, içlerinden haberin mana ve maksadını çıkarabilenler şüphesiz onu anlarlardı. Size Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.”

Kur’an-ı Kerim’e göre Veli Amr, vahiyden faydalanmamış bir kavimdir. Onların işi yalnızca doğru olduğunu düşündükleri görüşleri sunmaktır. Tıpkı Peygamber Efendimiz’in görüş ve sözlerine itaat ettikleri gibi bu insanlarda takip edilmesi gereken kişilerdir.

Nisâ suresi 59. ayeti: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de. Bir sonraki ayette – “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Onu tanımamaları kendilerine emredildiği halde tâgūtun önünde mahkemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları büsbütün saptırmanın yollarını arıyor. “ (Nisâ: 60 ).- Ulul Emr’in, Allah ve Resulünün (s.a.v) verdiği hükümlerden farklı bir hüküm vermediği vurgulanmaktadır.

Ulul Emr'e uymanın hiçbir şartı yoktur ve onlara uymanın Allah’a ve Peygamberine itaatle aynı doğrultuda olması, onların söz ve amellerinde masum olduklarını göstermektedir. Bunları ayırt edemediğimiz için bunları bilmek için Allah'a ve Peygamber Efendimiz'e başvurmamız gerekir ve bu konuda pek çok rivayet bulunmaktadır.

Ehlisünnetin ilk el ve en meşhur kaynak kitabı Sahihi Müslim’de şöyle gelmiştir: “Mekke ile Medine arasında Gadir- Hum denilen yerde Allah Resulü (s.a.v) aramızdan kalkıp hutbe okudu. Allah’a hamd ve sena edip halka nasihat ettikten sonra şöyle buyurdu: “Ey halk! Ben Allah’ın bir kuluyum ve Allah’ın elçisinin gelmesi ve benim de onun davetine icabet etmem yakındır. Ben sizin aranızda çok değerli iki emanet bırakıyorum; hidayet ve nur olan Allah’ın Kitap’ını, o halde ona sımsıkı sarılınız.” Allah Resulü (s.a.v) Kur’an hakkında pek çok teşvikte bulundu. Hemen ardından şöyle buyurdu: “Ehlibeyt’imi.” Ve üç kez tekrar etti: “Allah aşkına! Ehlibeyt’imi unutmamanızı tavsiye ediyorum.”

Etiketler: kuran ، düzen ، toplum ، insanlar
captcha