Allah’ın en sevdiği kulları kimlerdir?
Hz. Ali’nin (a.s) yaşam ilkeleri her yönüyle , Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetine dayanıyordu. Bu mübarek insanın sosyal faaliyet ve çalışma alanındaki toplumla münasebetleri ilâhi ve nebevî emirler üzerine kuruluydu. Bu, insanlar için mükemmel bir örnek olarak kabul edilebilir.
Nehcü’l Belağa araştırmacısı Bahşali Kanberi Nehcü’l Belağa’ya dayalı sosyal ahlak dersler dizisinin altıncı dersinde şu açıklamalarda bulundu:
Nehcü’l Belağa’nın 87. Hutbesinde Allah’ın en sevilen kullarının özelliklerini anlattığı beş hadise bulunmaktadır.
Hutbenin ilk cümlesi şöyledir: "Ey Allah'ın kulları! Allah'ın kullarından en sevdiği, nefsine karşı Allah'ın kendisine yardım ettiği kişidir. O kimse hüznü giyinip kuşanmış, korkuya bürünmüştür."
Hz. Ali (a.s.) Allah'ın en sevgili kulunun nefsiyle savaşan ve hüzün ehli olarak tanımlar. Öyleyse birinci özelliği kendisiyle mücadele etmesi, ikincisi ise yaptığı veya yapmadığı şeylerde hüzün sahibi olmasıdır. Bu hüzün duran değil hareket halinde olan hüzündür.
Üçüncü özellik ise Allah’tan korkmaktır. Korku insanın nefsiyle mücadelede yapmadıkları için üzüldüğünde ve durumu düzelttikten sonra havf haletinin yani kaygı ve endişenin duyulması halidir.
Hz. Ali (a.s.) hüznünü beyan ederken diyor ki "festeşerel huzn" Arapçada elbise iki kısıma ayrılır. Vücuda yapışan elbiseler ve elbisenin üstüne giyinenler ilkine şiar diğerine ise desar denir.
Hz. Ali (a.s) ariflerin hüznünü bedene yapışan elbise gibi kalplerine yapıştırdıklarını yani duyuklarını söyler. Onlar her zaman hüzünlüdürler. Çünkü her zaman yapmaları ve yapmamaları gereken şeyler vardır, yüzleri yukarıya dönüktür.
4131686
