IQNA

Kur’an’daki ahlaki kavramlar / 4

Aşırı hırslıları ve beraberindekileri birlikte yakan ateş

23:45 - June 11, 2023
Haber kodu: 3480601
Aşırı hırslı ve başarma isteği olan insanlar güce ve diğer dünyevi emellerine ulaşmak için insanların duygularını kötüye kullanırlar. Kur’an-ı Kerim kıssalarında bu vasıflara sahip insanların kendilerini ve beraberlerindekileri delâlet ateşinde nasıl yaktıkları anlatılmaktadır.

Ahlaki özelliklerden biri olan aşırı hırsın bireyler ve toplum üzerinde tehlikeli etkileri vardır. Hırs tıpkı bir hastalık gibi insan kalbine nüfuz ederek orayı fetheder. Bu insanlar topluma hükmetmeye çalışarak insanların kendilerini takip etmesini isterler.

Hırslı şahsın amacı güce ulaşmak için insanların onu takip etmesini sağlamaktır. Nasıl ki zengin insanlar paralarını dünyevi amaçlara (doğru ya da yanlış) ulaşmak için kullanırlarsa aşırı hırslı kişiler de güce ve diğer dünyevi hedeflere ulaşmak için insanların duygularını kullanırlar. Kur’an-ı Kerim kıssalarında bu niteliğe sahip insanlardan bahsedilmektedir.

Bu kişiler, güçlü bir muhakeme gücüne veya halka hükmedecek yüksek kabiliyet ve politikalara sahip olsalar da, hata ve kusurlardan uzak değildirler.  

Bu tür insanlar ahiret yolunda yürümedikleri ve arzuları dünya olduğu için insanları da yönettiklerine göre, dünyevi arzu ve hedefleri, sadece kendilerini değil, başkalarını da yanlış yola ve yıkıma sürükleyen kararlar almalarına neden olur.

İmam Sadık (a.s) bu çirkin ahlakın etkilerini şöyle beyan etmiştir: hakimiyet ve güç peşinde koşan insanlardan sakının Allah’a yemin olsun, hem kendilerini hem de başkalarını mahvetmedikçe kimsenin arkasından ayakkabı sesi duyulmaz.

O dönemde fakirler yalınayak zenginler ve dünyaya tapanlar ise ayakkabı giyerlerdi. Bu rivayette bu tür insanların Allah ve maneviyat için kimseyi takip etmediklerini ve birileriyle ilgileniyorlarsa bunun dünyevi hedeflere ulaşmak olduğuna işaret ediyor.

Kur’an-ı Kerim, bu tür kişileri şöyle isimlendirmektedir:

Zuhruf suresi 51-53. Ayetleri:” Firavun kavmine seslenerek şöyle dedi: “Ey milletim! Mısır’ın mülkiyeti benim değil mi? Şu ırmaklar ayaklarımın altında akmıyor mu? Bunları görmüyor musunuz? Ayrıca ben bu değersiz, neredeyse söylediğini anlatmaktan âciz adamdan daha iyi değil miyim? (O bir peygamber ise) kendisine altın bilezikler indirilse yahut dizi dizi melekler onunla birlikte gelseler ya!”

Bu ayetler, Firavun’un hem kibrini hem de çok hırslı olduğunu göstermektedir. Hz Musa’nın (a.s) haklı olduğunu ve Allah tarafından gönderildiğini biliyordu, ancak gücü ve insanlara hükmetmeyi sevdiği için insanları kandırıp ilahlık iddiasında bulunuyordu.

Firavun kendisini ve beraberindekileri ebedi olarak doğru yoldan saptırdı: “Bu azap, onların sabah akşam sokulacakları ateştir. Kıyamet koptuğunda, “Firavun ailesini en şiddetli azabın içine atın!” denilecek.” (Mü’min:46)

captcha