Diğer yandan Allah’ın insanlar üzerindeki hüccetinin tamamlaması ve bahaneye yer bırakmaması gerekir. Buda ancak masum liderlerin gölgesinde mümkündür.
Liderlik sorumluluğunu hatalardan ve günahlardan emin olmayan birine nasıl yüklersiniz?!
Buna ek olarak halkın liderliğini günahkar bir kişiye emanet etmek insanın yaratılmışların en şereflisi olma konumuna hakaret değil midir?!
Kur’an-ı kerim Hz İbrahim’in şu duasını nakleder: Allahım! Benim soy sopuma imamlık ve önderlik ver.
Allah cevaben Bakara suresi 124. ayetinde şöyle buyurur: “Vaktiyle rabbi İbrâhim’i bazı sözlerle sınayıp da İbrâhim onları eksiksiz yerine getirince, “Ben seni insanlara önder yapacağım” buyurmuştu. İbrâhim, “soyumdan da” deyince rabbi, “Vaadim zalimleri kapsamaz” buyurdu.”
Aynı halde Kur’an’da Allah Resulü’ne kayıtsız şartsız itaat etmemiz emredilmiştir ve bu emir onların günah ve hatalardan uzak olduğunun bir delilidir. Eğer peygamberler sapıp günah işlerlerse, Allah’ın Resûlüne itaat emri şarta bağlanmalıdır. Çocukların ana-babaya itaat etmeleri emri şarta bağlı olup sapkın anne-babaya uymamaları açıkça bildirilmiştir.
Lokmân suresi 15. ayeti: “Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara dünyada iyi davran; yüzünü ve özünü bana çevirenlerin yolunu izle. “
Dikkat edilirse ana babaya şartlı itaat ile Resul’e kayıtsız şartsız itaat mukayese ile anlaşılabilir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ismet sahibi bir mertebede olduğunu ve ona tabi olmak için herhangi bir şarta gerek olmadığını ve Kur’an-ı Kerim şöyle bildirir: “Kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır.” (Necm:3)
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Nübüvvet) kitabından alıntıdır.